Yolun açık olsun, güzel insan!
Kısa süreliğine de olsa, tanışmak güzeldi.
Malum, insanın eti, kemiği yenilmez.
Önemli olan, tatlı dil, güler yüz, yaşayış biçimi ve yaklaşımı…
Önemli olan, insanın etrafında, yaşadığı çevrede hayırla anılmasıdır.
Oysa hepsi sen de vardı, ancak bir türlü yaranamadın etrafına.
Bir türlü kıymetini bilemediler.
Olsun, o kadar da önemli değil!
Bilen bilir, bilmeyen derdine yansın.
Önemli olan, Allah için ne yaptığın, nasıl ve niçin yaşadığın, bu yolda, bu uğurda neler yaptığındır.
İnsan, yaptıklarıyla, söyledikleriyle, hayatıyla, yaşam tarzıyla, herkesi aynı şekilde ve aynı oranda memnun etmesi mümkün değildir.
İnsan, olaylara, olanlara bakış açısıyla, idrak etme ve yorumlama biçimiyle, kendini çevresine, ya kabul ettirir ya da ettirmez.
Her ne kadar söylemler ve eylemler, insanın kendi elinde gibi görünse de, aslında sizi kabul etmeleri onların inisiyatifindedir.
Oysa bu anlamda, sen kabul ettirdin.
Sen, görevini yaptın.
Etmeyenler de varsın onlar düşünsünler, kendi hallerine yansınlar.
Ufak tefek kırgınlıklar, kızgınlıklar ve tahammülsüzlükler elbette olacaktır.
Malum, “marifet iltifata tabidir,” her ne kadar onlar bilmeseler de…
Ortada olan güzel bir şey varsa, söylemek gerekir.
Haklıya hakkını teslim etmek gerekir.
Büyüklerimiz, öyle söylerler ya!
“Ekmekçiye ekmeğini ver, bir ekmek de üste ver.”
Evet, bir ekmeği hatta fazlasını da hak ettiniz ve iltifata tabi oldunuz.
Herkes bilir ki, “Mahkeme kadıya mülk değildir.”
Hepimiz bir kervandayız ve han misali bu meydanda bir süre oyalanacak ve gideceğiz.
Kimler geldi, kimler geçti bu handan.
Kimileri bu ikili kapılı handan, kirli girer, temiz çıkarlar.
Kimileri de temiz girerler, ancak bir türlü temiz çıkamazlar temizlenemezler.
İnsanlara hep kirletmek amacıyla, sürekli çamur sıçratırlar, atarlar.
Atarlar atmasına da ancak döner dolaşır, yine kendilerini çirkefe boğar.
Rüzgârda tükürenin, kendi tükürüğünün yine kendi yüzüne dönmesi gibi gözleri, yüzleri hep tükürük olur.
Peki, bunlar yaptıklarını bilirler mi, farkında olurlar mı, o kadar da önemli değil!
Bilseler de, bilmeseler de, her şey olacağına varacaktır, her şey nihayete erecektir.
Kimlikler, sıfatlar, kişilikler, o kadar da önemli değildir.
Geçici, günlük menfaatler için, faziletini karartmaya değmez.
Bunu herkes bilir ve söyler, ancak kimse yapmaz, belki de hesaplarına gelmez.
Şimdi eminim “bu kimdir?” diyeceksiniz.
İsmi lâzım değil, isim o kadar da önemli değil.
Sen, ben, o, hiç fark etmez.
İçimizden herhangi bir olabilir.
Ortaya atılan bir özellik ve güzellik, isteyen üstüne alınabilir.
Yolun açık olsun, yolun güllerle dolsun, mutluluklar ve güzellikler sizin olsun.