Ömrümüz, akan su misali akıp gitmekte.
Giderken de yaşantımızındın bir şeyler alıp götürmektedir.
Hiç düşündünüz mü?
Yaşadığımız sürece neler kazanıyoruz, neler kaybediyoruz.
Yaşadığımız sürece, iyi-kötü, az-çok, bir takım söz ve eylemlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Bu yaşananlar ömür boyunca yakamızı bırakmaz.
Bizimle doğarlar, bizimle büyürler, bizimle yaşlanırlar, bizimle ölürler.
Ancak bazı yaşanmışlıklar var ki öldükten sonra da yakamızı bırakmazlar.
Kişinin inancı doğrultusunda, kimi zaman yaşadıklarıyla bu dünyada, kimi zaman farklı dünyalarda ceza veya ödül olarak kendisine dönmektedir.
İnanç boyutunda kişinin yaşadıkları kimi zaman kendisini mutlu eder, huzurlu kılar, kimi zaman mutsuz eder ve sıkıntılar yaratır.
Bu yüzden, insan söylediklerine ve yaptıklarına çok etmek zorundadır.
Aile içinde, arkadaş ortamında, dost meclislerinde, iş toplantılarında, hâsılı insanların toplu olarak bulunduğu bütün ortamlarda; kişi bilerek veya bilmeyerek söylediği bir sözden ve yaptığı birçok hareketten dolayı zor durumlara düşebiliyor ve sıkıntılar yaşayabiliyor.
Amacı aşan konuşmaların da, telafisi hayli zor olabiliyor.
Her yaştan, her cinsten, her kültürden, duygu, düşünceye sahip insandan, eğitim ve eğitimsiz olan her meslekten ve her insandan bu türden söz ve davranışları görebiliyoruz.
Kurulan dostluklar, arkadaşlıklar ve ilişkiler, yapılan eserler, patavatsız ve dengesiz, tutarsız bir söz yüzünden, bir an da yerle bir edilebiliyor.
Bir an da her şey ters düz olabiliyor.
Bir an da karşınızdakinin gözünde değersiz bir hale gelinebiliyor, kin nefretle anılmaya sebep olunabiliyor.
Anlamsız ve yanlış anlamadan dolayı; farklı bir gözle baktığınız bir insan; bir an da gözünüzde büyük olabiliyor, ona karşı hayranlık duyulabiliyor ve imrenilebiliyor.
Bulunduğunuz ortamlarda zor durumlara düşmemek için, başkalarının hakkınızda farklı konuşmalarına sebep olmak istemiyorsanız; konuşmalarınızı iyi ölçüp biçmelisiniz.
Bilmediğiniz konularda ileri geri konuşmaları terk edip, bildiğiniz konularda konuşmalısınız.
“Bildiğiniz konularda konuşacaksınız, insanlar ders alıp bir şeyler öğrensinler, bilmediğiniz konularda konuşmayacaksın, insanlar seni ağır adam sansınlar.”
Aksi takdirde yaşadıklarımız bir ömür boyunca bizlere refakat edeceklerdir.
Öyle bir refakat ki atsan atamazsın, satsan satamazsın, istesen de kurtulamazsın, beraber yaşamak zorundasın.
Empati yapacak olursanız ya da bir özeleştiriye tabı tutarsanız kendinizi; hangimizin bu türden refakatçileri yok, söyleyebilir misiniz?
Yaşananlar insanı her yönden etkilemektedir.
İnsanı huzursuz edebilmektedir.
İnsanı mutsuz edebilmektedir.
İnsanı strese ve depresyona sokabilmektedir.
İnsanı yalnızlaştırmaktadır.
İnsanı fizyolojik olarak yetersizliğe sebep olabilmektedir.
İnsanı psikolojik olarak, tasvip edilmeyen davranışlar sergilemesine sebep olabilmektedir.
İnsanı bedensel olarak sağlık problemleri yaşamasına sebep olabilmektedir.
Bir ömür boyu sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşamak istiyorsanız, biraz daha yaşantınıza ve yaptıklarınıza dikkat etmek zorundasınız.
Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz, zararın neresinden dönerseniz kârdır.
Son karar sizin elbette!
Kerim BAYDAK