Günümüzde insanlar, kendilerini önemsiz görme yarışına girmişler sanki.
Kadın, erkek, genç, yaşlı, hiç fark etmiyor.
Herkes duygusal olarak büyük bir çöküntü içerisinde, hissiz ve yaşamdan zevk almaz/alamaz durumdadır.
Gerçek hayattan kendini soyutlayanlar, çareyi teknoloji harikaları sayılan sosyal medyada kendini ifade etmeye başlıyorlar.
Yalancı ve yapmacık bir tatmin etme ve edilme dünyasına kendini kaptıran ve mutlu olduğunu düşünenler, zaman içerisinde, karşılanması imkânsız olan beklentiler içerisine giriyor.
Yapay bir dünya içerisinde, yalnızlığa doğru koşar adım ilerleyenler, öz benliğinden, değerlerinden uzaklaşıyor, kendi istediklerini değil, kendisine sunulan istekler doğrultusunda hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Bunalımlar yaşayan ve huzursuzluklarla, kendini gerçek dünyadan soyutluyor ve sanal bir dünyanın müptelası ve esiri haline getiriyor.
Dolayısıyla kendini gerçek dünyada değersiz, önemsiz olarak görüyor, her şeyden soyutlanmış bir hayata yolculuk ediyor.
Artık sonu nereye varırsa!
***
Acaba çok mu bahtsız biriyim!
Neye elimi uzattıysan boşlukta kaldı.
Gül diye uzatıyorum elimi, zakkumlar geliyor.
Bülbül diye tutmaya çalışıyorum, leş kargası çıkıyor bahtıma.
Yorgunum diye yokuş aşağı iniyorum, meğerse yokuştan çıkıyorum farkında olmadan.
Yoruldum be hayat yoruldum artık senden, senden çektiklerimden.
Elimi attığım her şeyi kurutmak, dondurmak zorunda mıyım?
Kadınların, kızların işaret parmaklarına herhangi bir yüzük takmalarını belki (belki diyorum, onu da tasvip etmiyorum ya) anlayabilirim; ama genç erkeklerin işaret parmaklarına yüzük takmalarına işte aklım ermiyor.
Bana anlatacak birileri olursa sevinirim.
Yaptıkları elbette bir tercih meselesi, ama…!
Yoksa çok mu cahil kalmışım!!!
Kerim BAYDAK