Dünya sonunda yumruğunu masaya vurup, üzerinde yaşayan bütün ülkelere ayar verdi! Tarihte bundan çok daha trajik ölümlere sebep olan virüsler olduysa da, bugün koronavirüsü farklı etki olarak tüm insanlığı evlerine hapsetti! Sadece hapsetmekle kalmadı. Herkesi evine tıkıp akvaryumdan izler gibi yada hayvanat bahçesine esir edilmiş hayvanlar gibi, hepimizi izlemeye koyuldu! İnsanlık tarih boyunca daha önce böyle bir dönemi hiç yaşamadı. Günümüzde teknolojik imkanlar insanlar için alternatifler sunsa da gelinen noktada hızlı tüketim kültürünün etkisi nedeniyle herseyden çabuk bıkma bitmeyen ihtiraslar ve sürekli hareket etme dürtüsü insanlığı zorlayacağa benziyor. Her şeyin kıymetinin yeniden değerlendireceği doğa ile iç içe yaşamanın ne demek olduğunu daha iyi anlayacağımız bir dönem!
Günümüzde sosyal medya ve tüketim kültürünün güç sahipleri insanları sanal olarak doyurma planları yaparken, geldiğimiz noktada insanlığın evde kaldıkça mahrum olduğu şeyleri daha çok önemsediği görülüyor! Bugüne kadar farkında olmadan esaretine girdiği dünyanın doyumsuzluk ve giderek sinir yaptığı yapılan paylaşımlardan belli olurken, evde kalınca dış dünyadan mahrum olduğunu yeni fark etmeye başlaması hakikaten dramatik bir ironi! Gidilen her hangi bir mekan yada bir ziyarette bile sosyal medyadan ayrılamayan insanlar şimdi baş başa kaldığı hayatı sorgulayadursun, realiteden kopmanın sancıları insanlığın canını iyice sıkacağa benziyor! Her şeyi insanlığın zevkine göre dizayn eden sistemler, olağanüstü gelişen bu durum karşısında acziyet içinde kaldıkça kendi toplumlarının beklentilerini karşılamama ve giderek tükenen sabırların iflah olmaz çare bulun sıkıştırmaları, en güçlü devletleri bile şaşkına uğratmış durumda! Bir ay öncesine kadar üst perdeden dünyaya düzeni ben veririm diyen kibir abidelerinin acziyet içinde olmaları da, insanlığın ders alması gereken bir hadise! Toplumların birbiri ile ne kadar iç içe olduğu yaşanan olumsuzlukların insanlığın tüm katmanları için aynı sonuçları yarattığı, bize dokunmaz dediğimiz yılanların farklı kimliğe bürünüp virüs adıyla şah damarımızdan yakalayacağı net olarak anlaşılmış durumda!
Bir çok acı yaşatsa da insanlığın bu süreçten farklı bir kimlik edineceği gerçeği artık varsayım değil! Savaşların, ticari kapışmaların insanlığın kalbinde açtığı yaraları dünya nüfusu daha iyi anlayacak başka bir boyuta evrileceği, birbirine düşman gözüyle bakan insanların ortak bir felakette aynı paydada buluşmanın önemine daha çok sarılacağı görülüyor. Bu gün birlik adı altında birbirine destek olacağı söylenen ülkelerin, felaket anlarında kendi yaraları haricinde umursamadığı ülkeler, gelinen noktada çizilen sınırlara ek yapacağı gösterilen reflekslerden belli! Küreselleşen dünyada gözardı edilen ne varsa, ki bunların en başında doğa ve insan hayatı, artık çok farklı değerlendirileceği silahın, ticari güç hegemonyaların artık katı kurallarla insan hayatının önüne geçemeyeceği düşünülebilir. Alışılagelen hayata çok sıkıntı vereceği görülen virüsün, bir çok anlamda uzun vadede insanlığın hayatını daha önemli hale getireceği toplumların kültürel alışveriş haricinde duygusal bağlar kuracağı da öngörülebilir! Unutulmaması gereken bir gerçek de küresel güç odakları her krizden nemalanma yollarını da es geçmediğidir! Şu süreçte egoların, kibrin yerle bir olduğu bu dönemden çıkıldıkça, yeniden yeni tahakkümlerin, insanlığın en zayıf noktası zevklere göre dizayn edileceği -belki de herkesin çevresiyle izole edileceği- şartlar insanlığın zihin dünyasına sunulabilir.
Her ne yapılırsa yapılsın zevk uğruna insanlara benimsetilen yaşam biçimlerinden geriye dönüşün, son derece sancılı olacağı bir gerçek! Güven duygusunun yeniden insanlığa farklı kabiliyetler kazandıracağı insanların tıpkı mağaradan evlere ordan konutlara nihayetinde tekrar mağara kültürünün yalnızlığına hapsolma ihtimali dönüşüm halini almış durumda! Farklı arayışlar belki de insanlarla olan diyalogları en aza indirme hesapları yaptırabilir. Bir döngü halini alan her günün birbirine benzediği çılgınca geçirilen saatlerin dışına çıkıldıkça insanlık, belki de hatalarını daha çok görecek, daha çok kendisiyle yüz yüze gelecek ve belki de herkesin kendi kendine psikolog olma gayretleri hissedilecek! Bireyselleştikçe belki de insanlık için ülke şehir kavramları farklı anlamlar kazanacak nispeten dünyadan izole hayatlar daha görünür hale gelecek! Belki de hayali çok kurulan hayatların yerine herkes bir başkasının güçlü görünen gerçeklerine kendi esir bırakacak! Her haliyle insanlık bu saatten sonra hayatı daha çok sorgulayacak daha çok düşünecek ve belki de seçimlerinin sonuçlarını kendi hayatı için güven unsuruyla beraber düşünüp hareket edecek! Nihayetinde görülen gerçek galiba insanlığı bu saatten sonra KANALİZE ETME çok zor olacak! Dışarıdan dünyayı izlediğimiz hayatımızın yerini, içinizden dünyaya bakış olarak değiştireceğimiz bir döngüye girdik! Can kayıpları haricinde galiba virüs insanlara nefes aldıracak insanlığın bir türlü beceremediği hayatı görünmez haliyle dezenfekte edecek gibi!
BİR FIKRA
Çobanın biri, dere kenarında koyunlarını otlatırken yanına bir Jeep yanaşır, içinden Ray-Ban gözlüklü, Hermes kravatlı bir adam iner. Şöyle bir teklifte bulunur ;
– Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana bir tanesini verir misin?
Çoban, bir yabancı adama bir de koyunlarına bakar ve ‘tamam’ der.
Adam, telefonunu, bilgisayarına bağlayıp NASA sitelerinden birine girer; GPS ni kullanarak yeri tarar, database ve logaritma ile 60 Excelde 50 sayfa rapor hazırlar ve çobana dönerek, ‘tam 983 adet koyunun var’ der.
Çoban, doğru, bir koyun alabilirsiniz der.
Adam, koyunu alır ve jeepin bagajına koyarken çoban;
– Bir dakika, ben sizin nerede çalıştığınızı bilirsem bana koyunumu geri verir misiniz?
Adam, kabul eder. Bunun üzerine çoban, ABD’li ‘McKinsey’de çalışan bir uzmansınız.
Adam, hayretle ‘Nasıl bildin?’ der.
Çoban;
-Buraya çağrılmadan geldiniz, benim bildiğim şeyi bana söylemek için koyunumu istediniz. En önemlisi, bir boktan anlamıyorsunuz. Çünkü; koyun diye köpeğimi aldınız.
Sağlık anlamında umarım ne yaptığımızı biliyoruzdur!