Oldu Mu Şimdi!
Atatürk Havalimanında, Dış Hatlar Terminali yolcu bekleme salonunda oturuyoruz.
Rötar yapan uçağımızdan haber bekliyoruz.
Beklerken de, gayr-i ihtiyar-i can sıkıntısından, İsrail havayollarıyla uçacak olanların kapıdan geçişlerini gözlemliyoruz.
Güvenlik personelince aranan yolcular, birer birer güvenlik ve X-Ray cihazından geçiş yapıyorlar.
İsrail’li Haham da sıraya giriyor.
Personelden biri “buyurun geçin!” dercesine bir hareket yapıyor.
“Helal olsun!” diyerek, takdir edip, “ne güzel sırasına riayet ediyor” diyoruz.
“Hayır, ben geçmeyeceğim, sıraya gireceğim!” dercesine bir el işareti yapıyor.
Geçişler uzun sürünce, Haham Efendi sıkılmaya başlıyor, tuhaf hareketler yapıyor.
Aynı personel, tekrar “buyur” ediyor.
Bu defa geliyor, ancak aranmaksızın, direkt geçmek istiyor.
Biri izin verse de, başka bir güvenlik personeli; “hayır, olmaz!” diyerek, üzerindekileri yürüyen banta koymasını istiyor.
Huysuzlanan Haham Efendi, önce aranmak ve üzerindekileri banta koymak istemiyor.
Bu arada da sürekli el kol hareketleriyle bir şeyler anlatıyor.
Baktı ki olmuyor, bu defa kızgınlıkla, Fötr şapkanın altında, başına taktığı ufacık KİPA’sını çıkarmayıp,
atlet, külot kalıncaya kadar soyunuyor.
“Oldu mu?” derecesine, yine konuşuyor.
Yarı çıplak güvenlik X-Ray cihazından geçiş yapan Haham Efendi, bir taraftan giyinirken, bir taraftan da parmak sallayarak, bağırarak, sürekli bir şeyler anlatıyor.
Sanki “siz görürsünüz, beni böyle soyarsanız ha, bunun bedelini pahalıya ödeyeceksiniz?” dercesine, bağıra bağıra konuşuyordu.
Kuralların herkes için geçerli olduğunu unutan, bilmeyen, bilmek istemeyen, belki de umursamayan Haham Efendi, eminim İsrail’e gidinceye kadar da konuşuyordur.
Kerim BAYDAK