Hayatta canımıza tak ettiren, bizlere yaşamdan bıktıran, canımızdan usandıran sayısız olaylar, olanlar var.
Canımızı acıtan bu olaylara bakış açımız nispetinde, üzülüyoruz, zahmetler çekiyoruz.
Bir an önce bakış açımızı değiştirerek, rahmet mi, yoksa zahmet mi olduğunun bilincine varmalıyız.
Yine bakış açımızı değiştirerek, sabretmemiz m, yoksa şükretmemiz mi gerektiğine karar vermeliyiz.
Biz kimiz?
Bu hayatın neresinde yer alıyoruz?
Görevlerimiz nedir, neyi yapmakla görevlendirildik?
Neden bu kadar renkten renge, kılıftan kılıfa giriyoruz?
Neler kazanıyoruz?
Neler kaybediyoruz?
Nasıl değişiyoruz?
Neden ve niçin değişiyoruz?
Tüm bunları yaparken, neler kaybediyoruz?
Hangi zorluklarla baş başa kalıyoruz?
Hangi zaaflarla, hangi ödünler veriyoruz?
Kendimiz için mi, yoksa başkaları için mi yaşıyoruz?
Sorular, sorular…
Cevap vermekte zorlandığımız,
Cevap vermeye kendimizi zorunlu hissettiğimiz ve zorladığımız…
Kimi zaman başkaları bizi bir hiç gibi görürken,
Kimi zaman da başkaları gözümüzde bir hiç olabilmektedir.
Hâlbuki biz, biz gibi davranabilsek, gerçek özümüze dönebilsek…
Varlık nedenimizi bir sorgulayabilsek,
Bu çağlayanlar gibi boşa çağlamayacak,
Bu göller gibi durağanlaşıp, kirlenmeyeceğiz.
Rabbilaleminin bizleri bahşettiği ömür nispetinde…
Belli bir çizgide yolumuza devam edecek olursak…
Özlenen, beklenen yere doğru kıvamında yol alacağız.
Yeter ki inanın buna.
Biz biz olalım da, kimin kim olduğu, ne olduğu, o kadar da önemli değil
Al birini vur ötekine, yoktur birbirinden farkları.
Kerim BAYDAK