C- Akademik Tercümede Irkçı Tahrifat

Cizre doğumlu İbnu’l-Esir’in 1230-31 tarihinde Musul’da Arapça kaleme aldığı ve İslam dünyasında bir başvuru kaynağı olarak görülen 10 ciltlik “El-Kamil fi’t-Tarih” isimli kitabı bir heyet tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Heyette bulunan Artuklu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın, eserin 8. Cildinde geçen bütün “Kürtler” kelimesini tahrif ederek “Türkler” şeklinde tercüme etmiş olması bir akademisyen için izah edilebilecek bir durum değildir.

El-Kamil fi't-Tarih kitabının 8'inci cildinde değiştirildiği belirtilen bir bölüm şöyle:

“Ali b. Eban Muhammed’de bu gelen zencilere bir grup askerini katmış ve Türkler (metinde  اَكْراَدْKürtler olarak geçmektedir) üzerine göndermişti. Ancak Türkler (metinde اَكْراَدْ  Kürtler olarak geçmektedir)  karşısına çıkıp da çarpışmaya girince, aralarında şiddetli bir savaş meydana gelmiş, Muhammed b. Ubeydullah’ın adamları zencileri yalnız bırakıp geri çekilmişlerdi. Böylece onlar büyük bir hezimete uğraşmışlar, Türkler (metinde  اَكْراَدْKürtler olarak geçmektedir) de onlardan büyük bir kitleyi öldürmüşlerdi.”

D- Risale-i Nur’da Irkçı Tahrifat

Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri’nin yolunu takip ettiklerini öne süren bazı gruplar, konjonktüre göre hareket ederek ve Üstad’ın vasiyetini çiğneyerek Risalelerden birçok kelimeyi çıkarmış veya değiştirerek tahrif etmişlerdir. Bu kelimeler daha çok “ümmet, şeriat, Kemalist rejim, Kürtler, Batı medeniyeti ve münafıklık” meseleleriyle ilgilidir.

Bu tahrifattan birkaçı şöyledir:

·         Orijinali:

Üçüncü cinayet: İstanbul’da yirmi bine yakın Kürdler hammal ve gafil ve safdil olduklarından müstebitlerin onları iğfal ile Kürd kavmini lekedar etmelerinden korktum. Kürdlerin umum yerlerini ve kahvelerini gezdim.

Tahrif edilmiş hali:

Üçüncü cinayet: İstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi, hammal ve gafil ve safdil olduklarından bazı particiler onları iğfal ile vilayat-ı şarkıyeyi lekedar etmelerinden korktum. Hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim.[1]

·         Orijinali:

Ebna-yı cinsime de birkaç söz söylemezsem, bence bahis nâtamam kalır. Ey Asuriler ve Kiyaniler’in cihangirlik zamanında pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürdler! Beşyüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-yı vahşette, vahşet ve gaflet sizi garet edecektir.

Tahrif edilmiş hali:

Vatandaşlarıma ve kardeşlerime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis nâtamam kalır. Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfadı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beşyüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-yı vahşette, yatmakla, gaflet sizi yağma edecektir. [2]

·         Orijinali:

Evet Said-i Kürdi İstanbul’a, şurezar şûrezar-ı Kürdistan’ın maarifsizlikle öldürülmek istenilen kâinat idrakinde yapamadığı kaşanelere bedel Yıldız siyaset selhhanelerini zelzelelere vermek azmiyle gelmişti.

Tahrif edilişi:

“Evet Said Nursî İstanbul’a, şûrezâr vilayat-ı şarkıyenin maarifsizlikle öldürülmek istenilen Yıldız siyasetlerine istikamet vermek azmiyle gelmişti.”[3]

 

·      Said-i Nursi, Osmanlı coğrafyasındaki bütün ırkların barışını sağlayan etkenlere dikkat çekmek amacıyla kendisinin de Kürt olduğunu dile getirerek, “Fahr olmasın, derim ki: Biz ki Kürdüz. Aldanırız fakat aldatmayız. Bir hayat için, yalana tenezzül etmeyiz” diyor. Ancak tahrifatçılar, “Kürdüz” kelimesini, “hakiki Müslümanız” kelimesiyle değiştirmiş. Böylece İslam övünç kaynağı değilmiş gibi bir mana ortaya çıkmış. Üstad, ırkıyla övünmenin hata olabileceğini kaydediyor. Yapılan tahrifatla sanki Üstad’ın Müslüman olmakla övünmenin yanlış olduğunu söylediği şeklinde bir durum ortaya çıkmıştır.[4]

·      Said-i Nursi, nüfusça Türk ve Araplardan azınlıkta olan Kürtler gibi İslam taifelerinin hukuklarının korunması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Tahrifatçı gruplar ise “Kürtler gibi” kelimesini silerek Kürt halkının hukukuna yapılan vurguyu gizlemektedir.[5]

·      Tahrifatçılar, Bediüzzaman’ın yazdığı “yüzbin Kürdün canlarını kurtaracaktın” cümlesini, “yüzbin adamın hayatlarını kurtarmaya sebeb olurdun” şeklinde çevirmiştir.[6]

Bunun gibi daha yüzlerce örnek vermek mümkündür. Ancak Üstadın talebelerinden merhum Abdullah Badıllı, Kastamonur Gazetesinde yayımlanan 21 Haziran 1997 tarihli yazısında, bu değişikliklerin tahrifat olmadığını, Risalelerde hiçbir tahrifat yapılmadığını, değişikliklerin bizzat Üstad Bediüzzaman’ın emriyle yapıldığını yazmıştır.

DEVAM EDECEK

(Daha fazla bilgi için Çıra Yayınlarından çıkan "TARİHTEN GÜNÜMÜZE IRKÇILIK MİLLİYETÇİLİK VE İSLAMOFOBİ" adlı kitabımı tavsiye ederim.)


[1] Orijinali yani Tenvir Neşriyat’ta: Tarihçe-i Hayat 74; Tahrifçi yayınevlerinde: Tarihçe-i Hayat 64.

[2] Tenvir Neşriyatta: İçtimai Reçeteler S. 93; (Tahrifatçılarda: Divan-ı Harb-i Örfi S. 50.)

[3] Tenvir Neşriyatta: İçtima-i Reçeteler S.138; (Tahrifatçılarda: Divan-ı Harb-i Örfi S. 6.)

[4] Tenvir Neşriyatta: Tarihçe-i Hayat S. 81; Tahrifatçılarda: Tarihçe-i Hayat S.72.

[5] Tenvir Neşriyatta: Tarihçe-i Hayat S. 117; Tahrifatçılarda: Tarihçe-i Hayat 98.

[6] Tenvir Neşriyatta: Emirdağ Lahikası S.110; Tahrifatçılarda: Emirdağ Lahikası-111.