Üstü başı yırtılmış harap vaziyetteki hakikat ile rengârenk kıyafetleriyle ışıl ışıl parlayan masal karşılaşmışlar. Masal hakikate sormuş bu harap halini.”Ne zaman insanların kapısını çalıp halimi anlatsam beni kovdular, üstüme saldırdılar” demiş hakikat...
Malum öykü, hepinizin bildiğini düşünerek uzun uzadıya anlatmadım. Bugün o hakikatin üstü başı süslü püslü hikâyelerle donatıldığı için masallar bu kadar revaçta. İyi ki de öyle! Gerçekten ağır geliyor insana insanın halleri bazen. Ya da en azından benim için öyle.
Gündemimden bir örnekle devam edeyim. Kendi üzerimde çalışmalara devam ediyorum. Gölgelerimle ne kadar yüzleşir ve onlarla kucaklaşırsam o kadar çıplak hakikatle de barışır olacağıma inanan bir insanım. Bu çıplaklığı da yalnızca bugün için fark edebildiğim kadar iyi niyetli olarak hafiflemek için hedefliyorum. Malum havalar çok sıcak. Bedenim rahatlayacağı gibi bol bol D vitamini de depolarım.
Şaka bir yana, bu kadar savunmada kalmamın nedeni, o vereceğim örneğin çıplak hakikatinin canımı sıkması. Canımı sıkan şey, bu kadar uğraşmama rağmen sınır çizmede sınıfta kalmam. Hem canım yanıyor hem de çok kızıyorum özellikle kendime. Yakın olduğumuzu düşündüğüm bir kadın arkadaşımla ilgili bu vereceğim örnek. Günlerdir kafamda analiz etmeye çalıştığım şey ise; nerede hata yapıyorum?
Elbette şu an göremediğim ya da görmek istemediğim benim payıma düşen bir şeyler var. Gelin biraz sesli düşüneyim. Onun temposuna ayak uydurmaya çalıştığım görüşmelerde zaman baskısı hissediyorum üstümde. Baskıyı hisseden ben olduğuma göre aşacak olan da benim dedim. Fakat olmuyor. Belki de bunu oldurmaya çalışıyorum.
Şöyle ki; en son beni bürosunda kahvaltıya davet etti. Hevesle gittim. Hatta erken kalktığım halde bir şeyler atıştırmadım derken baktım ki o evde atıştırmış ve bana çayla eşlik ederken iki parça bir şey yedi. Gitmeden önce de araması yine bir programı var sanırım dedirtmişti içten içe. Nitekim bir iki kere saate gözü gidince anladım olayı. Kursa gidecekmiş. Arkasından eve gelince bir konuda yardım istemişti talebini yerine getirdim mesaj çektim, okumamış. Yardım aldığı kişi ‘negatife düşersin’ demiş.
Sinirlendim. Çünkü satır arası birçok şey okuyorum bu yaşanmışlıkta. Bir ilişkide ‘ben de varım’ demenin kibar yollarını arıyorum, henüz keşfedemedim. Benim inancıma göre işte o negatife düşmek denilen şey bu gölge yanım ve ben bununla ne kadar çabuk barışırsam yani bu örnekten yola çıkarak kabalığımı kabullenebilirsem ancak o zaman kibar olabileceğime inanıyorum.
Gelin daha fazla dallandırıp budaklandırmadan ve de kişiselleştirmeden olayı, insanın ve benim hallerimden devam edelim hikâyemize. Bilgelik hikâyelerinden bir alıntı gelsin o zaman:
Aslandan Hızlı Koşmak
Biri Amerikalı, diğeri Japon iki arkadaş, Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkarlar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkıverir. İki arkadaş korku içinde kaçmaya başlarlar, aslan da peşlerinden kovalamaya...
İki arkadaştan Japon olanı kaçarken, bir taraftan sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunu gören Amerikalı, Japon arkadaşına bağırır:
“Ne yapıyorsun? Zaten ufak tefeksin. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?”
Önde olan arkasına dönüp bağırır:
“Ben de biliyorum aslandan daha hızlı koşamayacağımı. Senden daha hızlı koşsam yeter!”
İçim sızladı önce finalde. Sonra kızgınlık aldı sazı eline, derken kendine acımaya varan bir duygu yelpazesi deneyimledim. Aman Tanrım ne duygu seli ama anlatamam. Bütün enerjimi emdi bitirdi düşünceler ve onlara eşlik eden duygular...
Geçenlerde bir konuşmacıda dinlediğim örnek, bugün karşıma sosyal medyada çıktı. Sizler de belki denk gelmişsinizdir. Hani şu yaşam yolculuğunda beden- duygu-zihin- ve ruhun mükemmel uyumunun amacına ulaşmasına verilen örnek. Görselle desteklenince kalıcı oldu zihnimde. Şöyle ki:
Duygular- atlar
Akıl- arabacı
Beden- araba
Ruh- yolcu yani biz düşmüşüz yola gidiyoruz dörtnala. Benim hesap o oldu! Atlar başını aldı gidiyor.
Paylaşımını güzel bir niyetle bitirmiş kişi, gelin o niyete ortak olalım:
“Sağlıklı ve güçlü bir bedenle
Beni taşıyacak duygularla
Yolu bilen bir zihinle
Her gün ilerleyen, öğrenen ve gelişen bir ruhla
Bu yaşamda keyifle, huzurla ve güvenle yol almayı seçiyorum.”
Teşekkürler.