Son zamanlarda çok güzel karşılaşmalar yaşıyorum. Öyle ki içimden bir şaşkınlık yaşayıp ‘ne oluyor ya’ dediğime de tanıklık ediyorum. Onların hepsine birden rehberlerim demek geldi içimden. Şükürler Olsun sevgili rehberlerim iyi ki varsınız.
Benim içim mi gün geçtikçe güzelleşiyor da bu rastlantılar gerçekleşiyor yoksa onlarla karşılaştığım için mi benim içim gün geçtikçe açılıyor, güzelleşiyor? Geldik yine tavuk- yumurta meselesine. Kafa karıştırmadan gelin ben yine yaşadıklarım üzerinden gideyim.
Daha biraz önce yazımı yazmak için dizüstü bilgisayarı açtım ve önce sosyal medyada gezindim. Bir yandan da yazımla ilgili bir şeyler dolaşıyor zihnimde ama nasıl giriş yapacağım konusunda çelişkiliyim. Neyse Face’de dolanırken günlük olumlamalarını izlediğim ve beğendiğim Berna Özcan Demir’ in bildirimi geldi karşıma. Yine tam onikiden vurdu damgasını benim gündemime. Onun metninin bir kısmını alıp oradan yazmaya devam edeceğim:
“Başkalarının sorunlarına odaklanarak kendi sorunlarımı görmezden gelme, başkalarının ihtiyaçlarını önceliğim yaparak kendimi yok sayma, başkalarına özenli davranarak onlardan da bana aynı şekilde davranmalarını bekleme gibi tüm zihinsel programlarımı bugün siliyorum ve iptal ediyorum. Ben değerli bir insanım, benim ihtiyaçlarım önemli ve benim de herkes kadar ilgiye, özene, desteğe, öncelik olarak kabul edilmeye ihtiyacım var. İhtiyaçlarımı kabul ediyorum ve gerektiğinde öncelikli olma hakkımı sevgiyle kullanıyorum.”
Evet, nasıl iyi geldi bu satırları okumak anlatamam. Bunlar bildiğim şeyler fakat aynı zamanda uygulamakta zaman zaman güçlük de çektiğim şeyler. Ayrıca denk gelişin altını çizmek isterim. Tam da salya sümük bunları sorgularken teklifsizce karşıma çıkmış olmasıdır kıymetli olan. Yoksa bilgi ortada her an. Hatırlatanlar sağ olsun.
Aslında az çok bana köstek olan inançlarımın farkındayım ama ‘silme’ konusunda isteksizliklerim var. Hâlbuki NLP’de ne öğrendik biz; zaten silme işini doğal olarak yapıyoruz iletişimlerimizde. Bunu artık daha bilinçli ve kolay bir şekilde yapabilirim. NLP hocam geçende bir kriz anında bunları kullanabileceğimi hatırlattığında şöyle bir silkelendim ve hemen notlarıma sarıldım. Gerçekten bilgi kullanılmadığı sürece işe yaramıyor.
Malum babalar günü ve bayram gibi iki özel gün bir araya geldi. Ayrıca benim özel bir programda 17. Yıl kutlamam da bu güne denk geldi derken odağımın şirazesi kaydı yine. Hele ki toplumsal dayatma olarak sunulan özel günlere karşı artık hiçbir ilgi duymadığım için ‘ toplumsal kabul edilirlik’ bazında şaşkın tavuk gibi oluyorum. Ne kadar kendim olma hakkım ne kadar ortak planda buluşabilmek için katkım var şeklindeki sorgulamalar bütün enerjimi emiyor. İşte okuduklarımdan ve yaşadıklarımdan yola çıkarak bir kez daha kendime hatırlattığım mottom şu:
“Önce ben, hep ben değil.”
Dedim ve olanı olduğu gibi kabul etmek için bu özel günleri karşılamaya defans geliştirdim. Şimdilik iyi gidiyor, süreç devam ediyor. Hayırlısı.