Adıyamanlı Şair Asım Efendi
II.
(Önceki Bölümün özeti:
Şairin hayatı ile ilgili elimizde detaylı bir bilgi olmamakla birlikte 1839 yılında doğduğu ve 1909 yılında vefat ettiği bilinmektedir
Uzun süre maliyeci olarak devlet memurluğu yapmıştır.
Şairin elimizde basılı eseri bulunmamaktadır. Yazdıkları şiirlerin -muhtemelen bir kısmının- el yazma asılları Adıyamanlı Şairler kitabının müellifi muhterem hocamız M. Şemsettin Bilgin’de bulunmaktadır. Şair Divan Edebiyatı nazım türlerinden gazel, murabba, mersiye, naat, rubai, mehdiye, fahriye, müfred ve tarih taşı türünde şiirler yazmıştır.)
“Vayedar-ı himmet olmaksa muradın Asıma
Şive-i bahş-ı Mesneviye eyle ihlâsın kavi.”
(Ey Asım eğer maksadın himmetten nasibini almaksa
Mesnevi’nin nazlı ihsanına inancını güçlendir.)
Şair Asım Efendi, yaşadığı dönemin sıkıntılarından etkilenmiş ve bunu şiirlerine de yansıtmıştır.
“Bilmem felek bu defa murad üzre döner mi?
Bir dem elimiz devlet-i ikbale erer mi?
Ya Rab, bana bir er bulunur himmet der mi?
Yoksa günümüz böyle felaketle gider mi?”
Naat’larından ve diğer şiirlerinden anlaşılmaktadır ki şair çok derin bir dini ve tasavvufi bilgiye sahiptir. Şiirlerinde dini ve tasavvufi motifleri ve terimleri çok sık kullanmasından kendisinin aynı zamanda dindar biri olduğu, tarikat mensubu olup dinin ve tasavvufun gerektirdiği olgunlukta bulunduğu da anlaşılmaktadır.
“Eriştin ta makam-ı Kabe Kavseyn-i ev Edna’ya
Beli ned-i İlahide melekten müctebasın sen.”
(Kabe Kavseyn-i ev Edna[7] makamına eriştin
(Evet, Allah’ın nazarında sen meleklerden de yücesin)
Bununla beraber özellikle gazellerinde Divan Edebiyatı terimlerinden aşk, şarap, kadeh, meyhane, saki, gül, bülbül, zülüf vb. terimleri de mecaz olarak kullandığı görülmektedir.
“Bul hüviyet menzilin arif isen ger hu eyle
Meclisi-i meyhanede Hu, menzil-i me’vada Hu!”
(Eğer biliyorsan varacağın yeri bul ve orada “Hu” diyerek zikir yap
Meyhane meclisinde, varacağın, sığınacağın yerde “Hu” diyerek zikir yap.)
***
“Ey şuh eda ey zülfü-i siyeh sende bu sevda
Ey dil var iken çok dahi feryad edeceksin.”
(Ey nazlı, edalı, siyah zülüflü, ey gönül
Sende bu sevda varken sen daha çok feryad edeceksin.)
***
“Neyle, meyle, şive-i dilberle olduk kamyab
Mest-i lay-akıldır anınçün bizim elkabımız.”
(Neyle, şarapla, gönül alan sevgilinin sözleriyle murada erdik,
Onun için bizim lakabımız akılsız sarhoştur.)
--------------------------------------------------------------------------
[7] Necm Suresi, ayet 9
İki yay kadar veya daha yakın. Kavs: Bilindiği gibi yay demektir.
Kâb da yayın kabzası ile kiriş kısmı olan iki köşe aralığına denir ki bir yayda iki kâb mevcuttur. Bazı âlimler de bu mânâya dayanarak kalb etmek yolu ile bir yayın iki kabı 'nın olabileceğini de söylemişlerdir. İbnü Abbas'tan da âyette geçen söz konusu kelimenin aynı mânâda olduğu hususunda rivayet vardır. Buna göre cümlesi, onunla arasındaki mesafe iki arşın kadardır, mânâsını ifade eder. Ancak bu âyetle ilgili daha güzel bir yorum nakledilmiştir. Şöyle ki; Araplar cahiliye döneminde bir ittifak kurmak üzere anlaşacakları zaman iki yay çıkarır, birini diğerinin üzerine koyarak ikisinin kâbını birleştirirler, sonra da ikisini beraber çekip onlarla bir ok atarlardı. Bu, onlardan birinin razı olacağı şeye diğerlerinin de razı olacağını, birisini kızdıran şeyin diğerlerini de kızdıracağını ifade eden bir birlik antlaşmasıydı ve aksi mümkün olmayacak tarzda söz birliği ettiklerini gösteriyordu. Bu anlamda kâb, miktar mânâsına değil, üst üste gelen iki yayın birlik manzarasını gözler önüne seren kabza ile kiriş arası demektir. Görülüyor ki bu mânâ, hem diğerinden daha fazla bir yakınlık tasvir etmekte, hem de mânevî bir yakınlığı göstermektedir. 'daki 'in, "daha yakın mânâsına" bir yükseliş ifade ettiği söylenebilir. Bu hususun muhatablara terdid (iki ihtimalle anlatım) şeklinde anlatılması, ifadenin temsilî olduğunu hatırlatmak içindir. Bu yüzden tefsirciler derler ki, yakınlığın en üst seviyesini tasvir eden bu söz, birleşme alışkanlığını temsil etmekte ve belirsizliği ortadan kaldırmak suretiyle Peygamber (s.a.v)'in vahyi işitmesini gerçekleştirmektedir.
Devam edecek.