Ne çok duydum bu sözü. Ne çok da sitem ettim hatta dövdüm kendimi o dışarıdaki sesi dinlemedim diye. Sonra büyüdüm. Büyüdükçe benim de etrafa “Ben sana demiştim”lerim çoğaldı. Hem de en doğal hakkımmış gibi.
İçine baktığımda aslında çok masumca bir istek de yatıyor bu sözün altında. Deneyimlerim bir işe yarasın istiyorum. Benim çektiğim sıkıntıları, acıları sevdiklerim çekmesin istiyorum. Tamam da böyle bir şey mümkün mü? Sanmıyorum. Çünkü parmak izi kadar özel bu yolculukta nerede kesişecek o deneyimler?
Böyle yürümek istemiyorum yazımın devamında. Örnekler üzerinden gidince daha bir kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum.
Dün spor salonunda grubumuza yeni ve genç bir arkadaş katıldı. Babası onu almaya gelmiş, kapıda bekliyordu. O yüzden fazla sohbet edemedik. Ayaküstü bayramdan sonra evleneceğini söyledi. Bizlerden de deneyimlerimizi paylaşmamamızı istedi. ”Aman yavrum, sen benden uzak dur o zaman. Ben iki kere evlenip boşandım. Bendeki deneyimler senin işine yaramaz.” Dedim.
Biraz şaşkın biraz buruk gülüştük. Kız ısrarla belki de beni teselli etmek adına , benim deneyimlerimin onun daha işine yarayacağını söyledi ve talep etti.
Eh artık benden günah gitti değil mi!? Şaka bir yana, çok da ayrıntılara girmeyeceğim. Kişiselleştirmemek adına olayı. Çünkü bir sürü sosyoekonomik, kültürel ayrıntı var bu basit gibi görünen olayın yaşandığı atmosfer ve kişilerde. Anlatsam roman olur dermişim. Bir türlü yazamadığım romanlara gönderme yaparak.
Sonuç; çok isterdim deneyimlerim birinin işine yarasın. Çünkü en başta benim ihtiyaç duyulmaya olan ihtiyacım karşılanırdı. Böyle bir inanca sahip olursam işe yaramanın hazzı daha bir anlamlı kılardı yaşamımı. Fakat ne yazık ki bir yanım buna inanmak isterken bir yanım itiyor. Çekişmede kim kazanır bilmiyorum.
Hangisini beslersen mi, diyorsun? Benim çabam kendimi beslemekten geçiyor. Ancak bugün kendi popomu kurtarmak adına yeni deneyimlere açık kılmaya çalışıyorum kendimi. ”Önce ben ama hep ben değil.” Sözünü kendime rehber edinerek. Kolaylıkla ve sevgiyle Olsun. Teşekkürler.