Son zamanlarda köpekler üzerinden bir sürü oyun oynanmaya başlandı ya, içim acıyor. Taraf tutmaktan çok, kendimi tahrik etmeden olumlu eylemler içinde olmaya özen gösteriyorum kendimce. Yetiyor mu, yetmiyor.
Onun için köpek sahiplenen biri olarak biraz içimi döküp kızgınlığımı sağaltmak istedim yazıyla.
Evet, aynen sizin dediğiniz gibi bir sokak köpeği sahiplendim, cip taktırdım, aşıları parazitleri gibi her türlü bakımını yaptırıyorum ve bahçeli bir evde oturuyorum ama içeriye de alıyorum köpeğimi. Özellikle de geceleri bahçede bırakamıyorum. Çünkü ben de sizden korkuyorum köpeğime zarar verirsiniz diye. Havlamasına tahammülünüz yok, kılına tüyüne, sınırlarını koruma içgüdüsüne dedim ya varlığına tahammülünüz yok. O düşmanca bakışlarınızdan ben bile çok korkuyorum. O zavallı köpek ne yapsın, sonuçta ipi benim elimde.
İpi benim elimde deyince, hemen şunu belirteyim; o ne benim ne de sizin oyuncağınız bunu bilesiniz istiyorum. Ben en başta onu sizlerden korumak kollamak adına o ipi tutuyorum. Bu demek değildir ki onun sınırları yok. Önüne gelen istediği zaman istediği şekilde onu mıncıklayabilir. Hele ki o çok kıymetli çocuklarınıza sahip çıkın, onları da sizin yerinize korumak kollamak zorunda değilim. Köpeğime mi yoksa onlara mı sahip çıkacağım! Salmışsınız 3-5 yaşındaki çocuğu meydana, henüz daha doğru dürüst yürüyemiyor, çığlık çığlığa, koşa koşa köpeği sevecek diye üzerimize geliyor. Aman Tanrım! Köpek için ne büyük tehdit! Oyuna davet diye algılasa bile- ki benim köpeğim öyle algılamıyor, boyuna posuna bakıp aldanmayın- risk bence. Bağırmaya başlıyorum çocuğunuzu tutun diye. Aldıran yok. Anne baba sırıtıyorlar kenarda durup. Üstelik çocukları korkmuyor diye de gururlular. Ta ki köpeğin bir hırlamasıyla ciddiyet anlaşılıyor. Fakat ben benden geçiyorum o farkındalık anına kadar. Dedim ya ben de sizden korkuyorum köpek sahiplenmiş biri olarak. Köpeğim ne yapsın!
Yolda, mekânda, hatta evimizde her türlü düzenimiz sizi korumak adına her ne kadar siz düşmanca baksanız ve davransanız da bana. Hayvan sever olmamız bile aynı etiket altında buluşturmuyor ne yazık ki bizi. Bunca yıldır bu etiket altında da neler yaşanmadı ki...
O yüzden her etiketin dışına çıkmaya özen gösteriyorum. Çünkü hepimiz biriciğiz ve kendimize göre de algı ve anlayışımız var diye de birazcık yumuşatıvereyim dilimi. Yoksa öfkemi beslemeyi seçmeye devam edersem küfürün bini bin para olacak, yazı da amacından sapacak. Çünkü niyetim bağcıyı dövmek değil, üzüm toplamak.
Adamın biri çok güzel bahçeli bir evde oturuyor. Bakımlı bahçesinin caddeye açılan bahçe kapısının önüne de; genişçe bir bidonu yanlamasına kesip telle de bağlamış su dolduruyor hayvanlar içsin diye. Aman ne ince davranış deyip köpeğim her su içişinde hayır dualarımı gönderdim kendilerine. Oraya arabasını da park ediyor. Bir karşılaşmamızda teşekkür edeceğim diye de niyetine girdim içimden.
Köpeğim o tip geniş kaplardan su içerken başını ve ön patilerini de sokuyor. O bunun bir alışkanlığı ve saygı duyuyorum. Böyle su içtiği bir gün adam arabasıyla yanaştı ve köpeğe sert bir şekilde uyarı çekti. Kişiselleştirmeden davranışının açıklamasını yaptım ve teşekkürlerimi ilettim niyet ettiğim gibi. O zamanlar daha bu yasa gündeme filan gelmemişti.
Suratsız adam ( üzgünüm ama ne zaman karşılaşsak bir kere bile yüzünün güldüğünü görmedim) hep biz oradan geçerken huzursuz. Acaba diyorum köpeğim kaka yapacak diye mi endişeleniyor. Çünkü öyle insanlar da var sokağın toprağını sahiplenip koklamalarına bile tahammül edemiyorlar, her seferinde poşetlerimi gösterip çöpe attığımı söylediğim halde. Velhasıl ben adamın suratsızlığına neden arayıp durayım geçenlerde ( yasa çıktıktan sonra diyeceğim, çünkü gerçekten amaçlarına ulaştılar, sadece sokak köpeklerine değil sahipli köpeklere bile insanların bakış açısı değişti) köpeğim yine aynı şekilde oradan su içerken bu adam atlet pantolon bahçeden bize sözel olarak saldırdı.
“O şekilde su içmesin demedim mi ben sanadan başlayıp ben de köpek besliyorumla biten” söylenmelerin hangi birini yazayım ki... Kabın bulunduğu cadde çok işlek dolayısıyla onun temizliğinden tutun da nasıl kullanılacağına dair kontrol etme isteğinin gerçekleşmesi mümkün değil. Hele ki kendi köpek eğitimini bana dayatması hiç mi hiç mümkün değil. Edepsizliğim tavan yaptı, fakat küfür dilimin ucuna geldiği halde etmedim. Aferin bana. Fakat ona bu yetmedi. Hışımla kapıya yöneldi açıp üstüme saldıracaktı. Onu durduran atletli oluşu muydu ya da benim ipini tuttuğum köpek miydi bilemem ama durdu.
İyi ki de durdu. Öfke baldan tatlı geliyor bazen insana. Yine de şefkati beslemeye niyet ediyorum içimdeki saldırgana da. Çok canım yanıyor çok! Bu kadar iyi niyetli görünen bir davranışın altından bile bir gölge yan çıkınca iyice korkuyorum hem kendimden hem de dışarıdaki dünyadan. Teşekkürler.