Konuyla ilgili ilk iki yazımda Cennetin Dili konusunda yapılan ırkçı yaklaşımları, tefsirde yapılan ırkçı yorumları ve Risale-i Nur Külliyatında yapılan ırkçı tahrifattan bahsetmiştim. Bu bölümde de uydurma ve zayıf hadisle dinin ırkçılığa alet edilmesi ile ilgili örnekleri okuyacaksınız.

E- Uydurma ve Zayıf Hadislerle Kavmiyetçilik

Buhari, Müslim, İbn Mace ve Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiği bir hadis:

“Nebi buyurdu ki; sizden öncekilerin yolunu adım adım, karış karış takip edeceksiniz. Onlar bir sürüngenin deliğine girse siz de gireceksiniz. ‘Ey Allah’ın Rasulü! Yahudilerin ve Hıristiyanların yolunu mu?’ diye sorduk. ‘Başka kim olacak’, dedi.”[1]

Bu hadiste belirtilen durumlar sonraki yıllarda tecelli etmiş, günümüzde de son noktasına ulaşmıştır. Yahudi ve Hıristiyanların, ahlakı(!), örfü, gelenekleri, kıyafeti ve her türlü fuhşiyatı ne yazık ki Müslümanlar tarafından benimsenmiş, taklitçilik alabildiğine zirve yapmıştır.

Hadis uydurmaları, itikadi hizipler arasında birbirlerini karalamak için başlatılmıştır. “Kaderiyye bu ümmetin Mecusileridir” sözü bunlardan sadece bir tanesidir. Kaderiyye mezhebindekiler de Mürcie hakkında “Nebi buyurdu ki Mürcie’ye yetmiş peygamberin dili lanet okusun” hadisini uydurmuştur.

Fıkhî mezhepler de bundan geri durmamışlardır. Mesela İmam-ı Şafii hakkında şöyle bir hadis uydurulmuştur:

“Allah Rasulu buyurdu ki Ümmetimden bir adam çıkar. Muhammed b. İdris (İmam Şafii) denir. O adam ümmetime İblisten daha zararlıdır. Yine ümmetimden bir adam çıkar. Ona Ebu Hanife (İmam-ı Azam) denir. O ümmetimin kandilidir.[2]

Hamdeveyh, Muhammed b. Mesleme'ye sorar:

“Ebu Hanife'nin reyci fıkhı her tarafa yayılıyor da neden Medine'ye giremiyor?”

İbn Mesleme der ki:

“Peygamber Medine'ye taun ve deccal giremez, buyurmuştur da ondan! Ebu Hanife bir deccaldır.”[3]

Bu ve buna benzer birçok rivayet uydurulmuş ve herkes düşüncesi doğrultusunda yorumlayarak istismar etmiştir.

Uydurma hadislerle ilgili günümüze intikal etmiş birçok eser mevcuttur.[4]

Sahih hadis kitaplarında geçen benzer hadisler de mevcut olmakla beraber, bunlar bazı hadis âlimlerince tenkide uğramıştır. Birkaç örnek vermek gerekirse:

"Arabları üç şeyden dolayı seviniz: Ben Arabım, Kur'an Arapçadır, Cennetliklerin dili Arapçadır."

Hâkim el-Nişaburi’nin Mustedrek’inde geçen bu hadisin[5] uydurma olduğu, İbnu'l-Cevzi,[6]; Leâli,[7]; Zehebî,[8] İbn Hacer El-Askalâni[9] gibi İslam âlimleri tarafından belirtilmiştir.[10]

Amr ibnul As’ın huzurunda Bekr ibn Vail'den birisi şöyle der:

"Kureyş ya bu zulme son verir yahut Allah bu hilafeti onlardan başka bir Arap cemaatine verecektir".

Amr, o zatı yalancılıkla itham eder, çünkü Hz. Peygamberden şöyle duymuştur: "Kureyş, hayırda ve şerde, kıyamete kadar İnsanların işlerini idare edecektir"[11] Tarihin tekzibine uğramış böyle bir haberin Hz. Peygambere ait olamayacağı aşikâr olmakla beraber, Arap dâhilerinden sayılan Amr gibi bir Sahabinin böyle konuşması akla uygun değildir. Bu çeşit rivayetlerin tedavüle çıkarılışı, oturdukları makamın sallanmakta olduğunu fark eden Kureyşlilerin, istikballerini garantiye almakta başvurdukları usullerden biridir. Kureyş düşmanlarını tesirsiz kılmakta en emin yol, Peygambere avukatlık yaptırtmak olacaktır.[12]

Allah, beni insanların en iyilerinden vücuda getirdi. (Tirmizi)

Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim. (Buhari)

Allahü Teâlâ, İsmail aleyhisselamın soyundan Kureyşi seçti, Kureyşten de Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da beni süzüp seçti. (Müslim)

Üç sebepten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben-Arabım, Kur'an Arapça ve Cennet ehlinin lisanı Arapçadır.[13]

Ben Arabım; Arap benden değildir.[14]

Bu rivayetlerin çoğu Kütüb-ü Sitte’de geçmekle beraber birçok hadis âlimince cerh ve ta’dil edilerek ve Kur’an’a arz edilerek tenkide veya tevile uğramıştır.

(Daha fazla bilgi için Çıra Yayınlarından çıkan "TARİHTEN GÜNÜMÜZE IRKÇILIK MİLLİYETÇİLİK VE İSLAMOFOBİ" adlı kitabımı tavsiye ederim.)


[1] Buhari, İ’tisam 14; Müslimi İlim, 6;İbn Mace, Fiten, 17;Ahmed b. Hanbel, 3/84.

[2] Zehebî, El Mizan, 3/129; Cezerî, Cami’ul usul, 1/137.

[3] Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesinin Yapısı, Selef, Kelam, tasavvuf, Felsefe, Dergah yayınları, İstanbul, Kasım 1979, S. 99.

[4] Bu eserlerden Arapça olanların en önemlileri şunlardır: el-Makdîsî (ö. 507/1113): Tezkiretu’l-Mevzû’ât; el-Cüzekânî (ö. 543/1148): el-Ebâtil ve’l-Menâkir ve’s-Sıhâh ve’l-Meşâhîr; Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1200): Kitâbu’l-Mevzû’ât mine’l-Ehâdîsi’l-Merfû’ât; Celâleddîn es-Süyûtî (ö. 911/1505): el-Leâlî’l-Masnû’a fi’l-Ehâdisi’l-Mevzû’a; İbn Arrâk (ö. 963/1556): Tenzîhu’ş-Şerî’ati’l-Merfû’a ‘ani’l-Ahbâri’ş-Şenî’ati’l-Mevzû’a; el-Fettenî (v. 986/1578): Tezkiretu’l-Mevzû’ât fi’l-Ehâdîsi’l-Merfû’ât;  Ali el-Kârî (ö. 1014/1605): el-Esrâru’l-Merfûa fi’l-Ahbâri’l-Mevzûa: el-Mevzûâtü’l-Kübrâ; eş-Şevkânî (ö.1250/1832): el-Fevâ’idu’l-Mecmû’â fi’l-Ehâdîsi’l-Mevzû’a; el-Leknevî (ö. 1304/1886): el-Âsâru’l-Merfû’a fi’l-Ahbâri’l-Mevzû’a.

[5] Mustedrek, IV, 87’te

[6] İbnu'l-Cevzi, II, 41; III, 71

[7]Leâlî, II, 281

[8] Mizanu'l-İ’tidal, I, 230; III, 103

[9] Lisanu'l-Mizan, I, 406; IV, 185; Tehzib, 1,299-300.

[10] Doç. Dr. Mehmed Said Hatipoğlu, İslam’da ilk Siyasi Kavmiyetçilik Hilafetin Kureyşiliği, Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Arşiv, Cilt 23, Sayı 1  S. 166.

[11] Tirmizi, 34. Fiten, 49, r.2227; Musned, IV, 203.

[12] Doç. Dr. Mehmed Said Hatipoğlu, a.g.e.

[13] lbnü'l-Cevziu'l-Cevzi, Kitabu'l-Mevziia, ll, 41; Derviş ei-Hiit, Esne'l, Metalib, s. 49; Aclini, Keşfu'l-Hafa,

I,54; Elbani, Silsiletü'l-Ehadis'i Zaife ve'l-Mevziia, 293.

[14] İbn-i Teymiye: “Bu, Peygamber s.a.v ‘in sözü değildir” demiştir. Mer’i bin Yusuf El Makdisi  151. Başlık 3. baskı 121.syf  / El Fevaid el Mevzua Fil Ehadisil Mevzua, Darul Verrak / Suudi Arabistan baskısı