İslamiyet’i kabul eden Türkmenler eski ananelerini de İslami şekiller altında devam ettirmişlerdir. Fakat bu ananevi ayinlerle ilgili uygulamalar yeni kabul ettikleri dinin kurallarına göre daha etkindir. Bunların bir kısmı Anadolu’nun hemen her yerinde hâlâ devam etmektedir. Mesela Türkmen Babaları, eski Türk Kam Ozanlarının İslamlaşmış devamıdır.
Balkanlardan Orta Asya’ya kadar olan bölgelerde yaşan Türklerde tabiat ve atalar kültleri ile diğer dinlerinin izleri görülmektedir. Mesela Şamanizmdeki Şamanın olağanüstü güçlere sahip olduğu inancı, Türk veli kültünde de görülmektedir. İlk Türk mutasavvıfı Hoca Ahmed Yesevî’nin sonraki kuşak müritleri vasıtasıyla bu kültür, Müslüman Türkler arasında oldukça yayılmıştır.
Anadolu’da bulunan türbelerin her birinin ayrı hastalıklar için iyi geldiği düşüncesi ve uygulaması, da Türklerin eski dinlerinden tevarüs eden bir durumdur. Bu türbelerin yanındaki ağaçlara çocukları olsun diye kadınların bez bağlamaları da Şamanizm’den kalan bir bidat olarak hala birçok yerde devam etmektedir. Anadolu Alevi Türkmenleri, Bektaşiler ve Ahilerde[1] görülen kuşak bağlama ve şed kuşanma törenleri de Türklerin eski dinlerindeki bazı uygulamalarla hemen hemen aynıdır.
Bektaşîlerde görülen “Zankı, Dobalak, Zobalak”, Toros Tahtacılarının oynadıkları “Mengü, Bengi, Bengü” gibi oyunlarla Bektaşî ve Anadolu Alevilerinin cem ve “semah” gösterileri ile bazı tarikatlarda buna benzeyen zikir ayinleri Şaman kültüründen günümüze kadar tevarüs etmiştir.[2]
Şamanizm’in kuvvetle hüküm sürdüğü iptidai devirlerde "yog aşı" yahut "ölü aşı" denilen tören ve ayin, doğrudan doğruya ölüyü doyurmak ve memnun etmek için yapılmıştır. Altay dağlarının ormanlarında iptidai yaşayan Şamanistler bugün bile bu yog ayininde ölüye "ye-iç!, bize ve hayvanlarımıza dokunma!" diye hitap ederler ve ölünün bu törende hazır bulunduğuna inanırlar.[3]
Çocukluğumda annem her perşembeyi cumaya bağlayan gece komşulara birer tabak yemeği “ölü yemeği” adıyla verirdi.
Al karısı denilen bir kötü ruhun bulunduğuna inanç, çok yaygındır. Al karısı, albastı hurafesi bütün Müslüman Türklerde vardır. İslam dininin şimdiye kadar kaldıramadığı ve çok zararlı hurafelerden, Şamanizm’in canlı kalıntılarından biridir. Anadolu’nun bazı bölgelerinde, Şamanist Yakutlarda ve Altaylılarda tespit edilen ağaç kültü de vardır. Evladı olmayan Yakut kadını bir nevi çam ağacına tapınarak dua ettiği gibi Beyşehir köylerinden birinde bir ihtiyar ağacın yanında dua ederek ve ağacın altından geçerek çocuk isteyen köylü kadınların bulunduğu müşahede edilmiştir.
Kurşun dökme âdeti de Şamanizm geleneklerindendir; Şamanistlerde buna "kut kuyma" denir ki "kut dökme" demektir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutu, yani "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihrî ayindir.
Şamanizm’in bazı ayinleri tamimiyle unutulduğu halde kelimeleri kalmıştır. Mesela Şamanizm’de hastaları alazlama (alaslama) töreni vardır. Yağlı paçavrayı ateşle tutuşturup bir afsunu söyleyerek hastanın etrafında dolaştırırlar. Anadolu'da "alazlama" ancak ateşe tutmak ve yakmak anlamında kullanılan bir kelime olarak kalmıştır.[4]
Bununla beraber Anadolu’da ve diğer Türkmen boylarında görülen şu hususlar da Şamanizm’den günümüze kadar gelen inanç ve uygulamalardır:
- Kurşun dökmek,
- Gelinlerin başına kırmızı şal örtmek ve yüzüklere kırmızı kurdele bağlamak,
- Dilek tutmak,
- Köpek ulumalarını uğursuz saymak,
- Her olumsuz şeye, nazarı oldu, demek,
- Nazar boncuğu takmak,
- Su içerken elle başını desteklemek,
- Su dökerek uğurlamak,
- Türbelere, ağaçlara, çalılara bez ve çaput bağlamak,
- İstenmeyen bir şey için tahtaya vurup kulağını çekmek,
- Ölünün arkasından belirli aralıklarla toplanmak (ölünün 7’si, 40’ı gibi),
- Çocuklara tabiattaki nesnelerin isimlerin vermek (Kaya, Bulut, Yağmur, Güneş, Yıldız, Deniz, Fırat vs.),
- Yukarda Allah var, demek (Gök tanrı inancı),
- Hıdırellez’de ateşin üzerinden atlamak,
- Çarşamba gününü uğursuz saymak,
- Güneş ve ay tutulmalarında gürültü yapmak, (Günümüzde teneke çalmak, silah sıkmak)
Sadakayı başında çevirip “başımın sadakası” dedikten sonra vermek,
[1] Bkz. Ebubekir Aytekin, Tarihten Günümüze Fütüvvet ve Ahilik, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2018.
[2] Doç Dr. Mehmet Eröz, Türkiye’de Alevilik ve Bektaşilik, Otağ Matbaacılık, İstanbul 1977, S. 60.
[3] Abdulkadir İnan, Müslüman Türklerde Şamanizm Kalıntıları, http://dergiler.ankara.edu.tr.
[4] M. Eröz, a.g.e.