Günlük yürüyüşlerime tekrar düzenli dönmeyi hedefliyorum. Özellikle zaman konusunda zorlanıyorum. Bunda gerginliğe yol açan ise, benim spora yüklediğim anlam. Aynı saatte, aynı tempoda ve her gün olmalı şeklindeki inancım.
Şimdi zaman dilimi olarak sınır koymuyorum kendime. Ne zaman fırsatını buldum atıyorum kendimi dışarıya. Yani serbest atış.
Tempo konusunu da, daha ağır ve etrafımı gözlemleyerek, dinleyerek ayarlamaya karar verdim. Hani bir deyim oluştu, özellikle kişisel gelişimle ilgili alanda espri konusudur “ yan masayı dinlemek”.İşte onu yapıyorum. Bakalım evren bana ne söylüyor.
Bu ufak değişimler bir sürü değişik deneyimi beraberinde getirdi. Bir tanesini sizlerle paylaşayım.
“Bu benimle alakalı.” diyen bir kadın sesi çalındı önce kulağıma . Sonra başımı sağa çevirdim, yolun kenarında arkasına kasa bağlı motorun üstünde kiloluca bir kadın, kasada da süt şişeleri. Yanında da yırtık pırtık giyimli, belki de yaşdaşı bir adam, sohbet ediyorlar.
Rahatsızlık vermemek için daha fazla dikkatimi yoğunlaştırmadım. Fakat söz takılı kaldı zihnimde. Kendime kızmaya başladım önce,” Bu yaşta bu kadar okuyup yazmana rağmen, hala ne kadar zorlanıyorsun ‘ bu benimle alakalı’ demeye.Baksana, kadın(dolayısıyla söz kendisine söylendiğine göre adam) o haliyle işi çözmüştü. Sen didin dur.” dedim.
Sonra yine bu düşüncenin içindeki ön yargılarımı görüp utandım. Sonra da sevindim bir yanımla; “ Ne güzel!”dedim, bilgi sonsuz. Allahtan bilginin benim gibi ön yargıları yok. O, bu konuda çok adil. Gönlü bol. İsteyene istediği kadar veriyor. Anlık da olsa umutlandım yine.