Arkadaşım aradı. Amcasından bahsetti. Ne kadar saygılı olduğunun altını çizdi iki lafın arasında hep. Laf döndü dolaştı benim yasıma geldi. Beni teselli etmek adına amcasının hayat hikâyesini paylaştı. 14 yaşındaki kızı traktör kullanırken tahta köprünün çökmesi üzerine derede boğuluyor. Bu acıya dayanamayan eşi felç geçiriyor ve ölüyor derken ikinci kez evleniyor. O da genç yaşta kanserden ölüyor. Üçüncü evliliğinde cadı bir eşe çatıyor. Hala çocuklarına bile mal mülk davası yüzünden çektiriyormuş. Amca göçüp gitmiş ama olan çocuklara oluyormuş. Amca şık giyinen, güler yüzlü, yumuşak başlı bir insanmış. Niye anlattı bana bu örneği; o yaptıysa sen de yapabilirsin demek istedi. Aldım cebime koydum.
Bir de yine başka bir olay aktardı. Bir tablo almış yıllar önce üç maaşı tutarında. Sadece akrabalarını memnun etmek için yapmış bunu. Bu onu çok rahatsız ediyormuş salonuna astığı tabloya her bakışında. Tabloyu yapan adam ölünce başsağlığı için eşine telefon açmış. Oldukça nüfuzlu bir aileymiş sanırım. Bir telefon numarasına ihtiyacı varmış bugün için. O da kolay ulaşılabilecek bir numara değilmiş. Arkadaşımın deyimi ile Emine Erdoğan’ın teline ulaşmak kadar zormuş. Fakat o telefona onun vesilesiyle ulaşmış. Yani yıllar önce yaptığım yatırımın bugün karşılığını aldım, diyor arkadaşım. Yüksek Gücün, büyük puzzleda nasıl işlediğine dair bir inanç öyküsüydü anlattığı. İnancı inancımız olsun. Ne diyelim.
Yıllar önce oğlumun nişanının olduğu mekândayız. Forum Tiyatro Atölyesine katıldım. Yüzleştim bir kez daha yasımla. Mekânlar, yerler, şeyler değişmese bile durumlar değişebiliyor. O durumun içinde de seçimler oluyor. Bu seçimler farkındalıkla birleşince hoş oluyor. Bakıyorsun gerçekten dünya koca bir sahne. Teşekkürler Handan Ekici. Teşekkürler orada bulunan herkes ve her şey. Çünkü salonda “Doğa ve Kadın” konulu sergi vardı aynı zamanda. Zenginliğe bakar mısınız?
Bir şey öğrendim; Forum Tiyatroda joker, izleyici ve oyuncular şeklinde bir üçleme var. Joker ‘e büyük sorumluluk düşüyor dengeyi kurmada. Ben de küçük sahnemde bu dengeyi kurabilmek adına sorumluluğumu almak istiyorum. Dışarıda aramak yoruyor. Şu an yeni sahiplendiğim yavru köpek İrene kalemime ve defterime saldırıyor, dişliyor. Bildiğiniz edepsizce davranıyor. Hâlbuki İrene, Yunan mitolojisinde huzur ve denge Tanrıçasının adıymış. İmajine ettik, karşımıza edepsizce de davranan biri çıktı.
Hepsi birbirinden kopukmuş gibi gelse de aslında işin özü yasımla ilgili yaptıklarım ve yapamadıklarım. Bu da benim yapbozum.
Şaka bir yana, yas, ölüm ve bunların getirdiği armağanlar şeklinde bakmak istiyorum yaşama. Çünkü yaşamın kendisi bir armağan. Bunu bilmek, itiraf etmek ve sahip çıkmak oğlu ölen bir kadın için oldukça zorlayıcı. Atölyede Handan Ekici’ nin kulağına fısıldayabildim, “Ben de yaşamak istiyorum” diye. O sormasa bunu bile yapamayacak, içime atacaktım. Şükürler olsun, diyebildim. Şimdi size de itiraf ediyorum; “Ben de yaşamak istiyorum.” Teşekkürler.