Elimdeki birkaç kitaptan derleme yapmaya karar verdim çağrışımlar üzerinden giderek. İlk kitap defalarca okuduğum ’Dört Anlaşma’ Toltek Bilgelik Kitabı, Don Miguel Ruiz’ e ait. Üçüncü Anlaşma olarak verilen bölüm; Varsayımda bulunma.
Bölümden birkaç paragrafı alıntılamadan belirtmek istediğim bir kendime ait deneyimi paylaşmak istiyorum. Aktif görev yaparken cümle anlam içinde yer verdiğim bir başlıktı varsayım cümleleri. Fakat olasılık cümlelerinden ayırmakta güçlük çekiyordum. Kendim kavramadan öğrenciye kavratmak da söz konusu değildi benim için. Daha doğrusu kendi açımdan elimden gelenin en iyisini yapmak (ki bu da kitapta Dördüncü Anlaşma olarak verilmiş) adına çok uğraştım. Sonunda oldu. Kavradım.
Nasıl mı? O zamanlar inandığım ve kısa yoldan zengin olma hayalimi beslediği için aldığım Milli Piyango biletleri üzerinden geldi uyanış. Verilen örnek cümle şuydu; ’Tut ki Milli Piyango’dan büyük ikramiye çıktı.’ Yani olasılıklardan birini gerçekleşmiş gibi düşünmek varsayım cümlesi oluyor. Miş gibi olduğunu unutarak yıllarca ben de gerçekleşeceğine inanıp Milli Piyango bileti aldım. Öğrencilerime bu cümleyi örnek olarak vermeye de devam ettim. Çok uzun zaman oluyor sömürüldüğümü anlayıp şans oyunlarından uzak durduğum. Şükürler olsun.
Bu kadar çok sevince varsayım cümlesini, şimdi gel de vazgeç bundan. Eee nasıl Milli Piyango’dan vazgeçtiysek bundan da vazgeçeriz inşallah. Bak bu cümle de Birinci Anlaşma’ya uydu. O da şu; Kullandığın sözcükleri özenle seç.
İkinci Anlaşma’nın kusuru ne! Onu da yazalım; Hiçbir şeyi kişisel algılama. Mümkün mü? Bilmiyorum.
Kafanız karışmamıştır umarım. Sırasına göre değil de lafın gelişine göre derledim kendimce. Yine buraya gelinceye kadar baştaki kararımdan da vazgeçtim açıkçası. Yani paragraf alıntılaması yapmayacağım. Üşendim.
Derleme dedim ya, başka kitaplardan da elimin erdiği kadar bahsedeceğim için sözünü ettiğim kitabı bohçalayıp buraya bırakıyorum.
Diğer bahsetmek istediğim kitap Meltem Reyhan’ın kitaplarından biri. Yine defalarca okuduğum kitaplardan biri; ‘Para Ne Söyler Biz Ne Anlarız’.
“Bazen yapmak istediğinle ilgili kararlar, olmak istediğin haline çelme takabilir. Yorulduğunda, hayallerinin senden uzağa gittiğini düşündüğünde destek almayı hatırlamalısın. Düşünceler ilerlemene engel olduğunda, kaygılar devreye girdiğinde yolu tek başına açmak zorunda hissetmen bir döngüye girmene neden olabilir. Hata yapma korkusu ya da endişesinden özgürleşmek için bir bilene sormak, gidişatı değerlendirmene destek olacak yetkin birisinden yardım almak, sağlıklı kararlar almanı kolaylaştırır. Bununla birlikte sezgilerin, gözlemlerin, deneyimlerin bir potada eridiğinde neye ihtiyaç duyduğunu, ne yapmak istediğini bulmana yardım eder.”
Altını çizdiğim onca pragaraftan gündemimde de olduğu için üstteki paragrafı paylaşmak geldi içimden. Çünkü pandemiye gelinceye kadar profesyonel anlamda aldığım bazı yardımlara ara vermiştim. Fakat pandemi ile birlikte yaşadığım sıkışıklık, bu yardımlardan bazılarını dönüşümlü olarak almaya başladığım bir dönem oldu ve devam ediyor. Şükürler olsun.
Tabii ‘taşıma su ile değirmen dönmez’ inancına sahip olarak bunun da yetmeyeceğinin farkındayım. O yüzden sezgilerimi, gözlemlerimi ve deneyimlerimi de önemsemeye; onlarla hemhal olmaya özen gösteriyorum. Şükürler olsun.
“Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cama, özünü görmek isteyen cana bakar,” der Hacı Bektaşi Veli. Bu sözden yola çıkarak huysuzluklarımı bana gösteren yanımdaki canlara minnettarım yalnızca bugün için. Çünkü yakınmalarımdan çoğu zaman bu minnettarlığın tadına varamıyorum. Nasıl mı?
Aynı alanı paylaştığım annem, İrene, Maviş, Sürmeli, Fıstık ve gidip gelen diğer pisiciklerle yakın temastayım. Bu kadarla kalmıyor temasta olduğum canlar ama çemberi fazla genişletmek istemiyorum şu an. Şükürler olsun şu sıralar annemle çatışmalarımızın ana başlığı para ve temizlik. Sağlık sorunları olsa da nefes alabildiğimiz bir noktadayız yalnızca bugün için. Ne çok kullanıyorum ‘yalnızca bugün için’ cümlesini. Odağımı orada tutmak istiyorum da ondan, çünkü başka türlü korkular nefes aldırmıyor. Yine yaşamla pazarlığa oturuyorum.
Aynı kitabında Meltem Reyhan şöyle ifade etmiş yaşamla inatlaşmayı:
“Çok istemek, o istenen her neyse olduğunda rahat hissedeceğini düşünmek eğer seni yaşadığın andan alıyor, hayattan tat almana engel oluyorsa hayatla inatlaşmaya girmene sebep olan bir yaklaşımın vardır. Bu tam bir iflas enerjisidir.” Her ne olursa olsun, olacak, olmalı, benim dediğim şekilde, ben düzeltirim, bir adım sonra halledilecek,” gibi yaklaşımların varsa paranı değilse bile huzurunu, sağlığını ya da sevdiklerinin güvenini kaybedebilirsin. Tam bu noktada geri çekilmek, yenilgi gibi görünen her neyse bir bitiş olabileceğini ya da eksikliği hissedilen her neyse belki de gerçekten talep etmediğini fark edebilirsin.”
Katılıyorum. Hissediyorum. Yalnızca bugün için durduramıyorum. Kolaylıkla ve sevgiyle olsun inşallah. Eee sözü kolaylıkla ve sevgiyle olsun kıvamına getirdiğimize göre daha fazla uzatmaya gerek yok. Sohbeti tadında keselim. Düşünce olarak daha eklemek istediğim kitaplar vardı ama dediğim gibi bohçalama işini böyle güzel dileklerle yapmayı seçiyorum. Tıpkı annemin çeyiz sandığımı güzel güzel bohçalarla doldurduğu gibi, yaşam da beni güzellikleriyle sarıp sarmalasın istiyorum. Teşekkürler.