Saramago’nun kitabı " Körlük" o sabah bitmişti ve ben alışverişe çıkmıştım arkasından. Butikte kıyafet denerken elektrikler kesildi ve kendimi çok kötü hissettim. Geçici de olsa bu durum ruhum sıkıldı. En canlı renklere sahip elbiseyi alıp çıktım dükkândan.
Psikodramada kör bir genç kız çıktı ortaya. Canlandırma sonucu geri bildirimde bulundu bir başka genç kız.” Benim hiç kör bir insanla yakın temasım olmadı. Fakat arkadaşımın yaşadığı her duyguya birebir ben de temas ettim. “dedi.
Güzel gözlü bir arkadaşım, uzun kış gecelerinde evin içinde kör olmuş gibi davranarak kendince oyun oynadığını söylemişti bir ara. Nedenini sormamıştım. Sıkıntıdan patlayacağım bir gece deneyimlemeye çalıştım aynı oyunu. Kendisiyle telefonda konuşurken bundan bahsettim ve ses çıkarmadı nedense.
Bir başka kare oğlumla ilgili.Oğlum ilkokul çağlarında, yeni boşanmışız babasından, anneannesiyle kalıyoruz. Elektrikler kesildi bir gece. Pencerenin kenarındaki divanda sokağa bakarken, bir yandan da şarkı mırıldanıyoruz. Büyü yapıyoruz birlikte, şarkı bitince elektrikler gelecek diye. Geliyor. Seviniyoruz.Fakat daha sonraki denemelerde büyü tutmuyor.
Şimdi nerden çıktı bu muhabbet demeyin. Yaratıcı yazarlık atölyesine gidiyorum ben. Orada zaman zaman hocamız ev ödevleri veriyor bize. Çoğunu yapmıyorum ne yazık ki.” Körlük” ile ilgili de bir yazı çalışması verdi. Yapmadım. Fakat baktım ki, görev zihniyetim bunu takıntı haline getirecek, oturdum ben de bana çağrıştırdıklarını yazdım.
Denemedim diyemem. Gözlerim kapalıyken baktım ki derim hassaslaşıyor. Ürperiyor hissettikleri karşısında. Daha fazlası beni sıkar dedim ve bıraktım. Ben hem bakan hem de gören gözlere sahip olmak istiyorum. Bunun için de kendime ve gözlerime iyi bakıyorum. Kıssadan hisse bugünlük bu.