Bugün oğlumun evlendiği gün. Ama o yok! Yaşamın paradoksu işte! Öğretilerin çoğunda bir şeyi kabullenmekle ilgili, üzerinden “ dört mevsim “ geçmesi önerilir. Kısmeti olana tabii. Bugün yaşasaydı, ancak o zaman kutlayacaktı bir yılını. O zaman yaşamış olacaktı, belki de mevsimlerini. Sonu yok anlayacağınız.
Paradoks sözcüğüne, canım bir de bugün “ paralel sorgulamayı” katmak istedi. Canım her yandığında yaptığım gibi sözcüklerle oynamak geldi içimden.
Bizim oturduğumuz ilçede, yeni yapılan hastane ve adliye binaları, ana caddede karşılıklı kenarlarda, birbirine paraleldir. Tıpkı, bilmem hangi kıyılarda ( coğrafya bilgilerimi tazelemek gelmedi içimden)dağların kıyıya paralel uzandığı gibi.
Sağlık olsun! Yeter ki, yaşamdan yana olsun oyumuz.
O gün(10.07.2018) adliye binasındaydım. Oğluma açmış olduğum reddi miras davası için. Ne kadar acı verici bir şey! Sanki oğlumu evlatlıktan reddediyormuşum gibi hissettim. Ne kadar çarpık bir anlayış! Tabii, mantıklı bakıldığında. Fakat ben arabesk takılan bir toplumun( ben de dâhil); mazluma acıyan, güçlüye düşman anlayışıyla, acayip bir utanç ve suçluluk duygusu yaşıyorum.
İşte, şimdi duygusal bir kopuş olarak algılıyorum adliyede bulunuşumu. Tıpkı aylar önce, adliyenin paralelindeki hastanenin morgunda yaşadığım fiziksel kopuş gibi. Acı çekiyorum.
Ne yazık ki, yaşam devam ediyor. Hayatta olan taraf, yani ben, bir şeylere tutunmak zorundayım. Özür dilerim.