Son zamanlarda okuduğum bir kitaptan alıntıyla başlıyorum yazıma:
“Ortak suç kavramı konusunda, kişisel olarak bir insanı başka bir insanın ya da bir grubun davranışlarından sorumlu tutmanın hiçbir haklı temeli olmadığını düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşından bu yana, ortak suç kavramına karşı kamuoyunda tartışmaktan usanmadım. Ne var ki bazen insanları batıl inançlarından kurtarmak için birçok öğretici hile gerekmektedir. Amerikalı bir kadın, “Nasıl oluyor da hala kitaplarınızdan bazılarını Adolf Hitler’ in dili olan Almanca yazabiliyorsunuz?” diyerek bana sitem etti. Karşılık olarak mutfağında bıçak olup olmadığını sordum. ”Evet” yanıtını alınca ürkmüş, şok olmuş gibi yapıp bağırdım: ”Onca katil kurbanlarının karnını deşip öldürmek için kullandıktan sonra nasıl hala bıçak kullanabiliyorsunuz?” Sonuç olarak Almanca kitap yazmama itiraz etmeyi bıraktı.”
Alıntı, Viktor E. Frankl’ in “ İnsanın Anlam Arayışı” kitabındandır.
İşte bu tür küçük hilelere başvurmazsam yaşama ve ilişkilerime bakış açımı değiştiremem diye düşünüyorum. Bir tane daha yumuşak, günlük yaşamın içinden örnek vereyim. Konuşmanın içinde geçiyordu. Özel isimleri kullanmayı pek sevmiyorum. Çünkü amacım o kişileri öne çıkarmak değil onlar üzerinden deneyimlere odaklanmak.
Uzatmayayım, bu kadın konuşmacı her zaman gittiği pazarda belli yerlerden alış verişini yapıyormuş. O gün her zaman enginar aldığı satıcının enginarlarını beğenmemiş. Başka bir enginarcının tezgâhına yanaştığında satıcı demiş ki:
“Bize de bir şans verecek misiniz?”
Ne güzel söz değil mi! İşte benim çok sık ayağıma köstek olan ‘yarı yolda bırakılmak’ ile ilgili yerine koyabileceğim bir söz ‘başkalarına şans tanımak‘ olabilir.
Şöyle ki; her türlü ilişkimde buna kendimle ilişkim de dâhil, verilen sözler tutulmadığında ilk aklıma gelen yarı yolda bırakıldığım düşüncesi. Onun ardından gelen güvensizlik duygusu. Oradan da bağı kesmeye götürüyor beni. Canım yanıyor, yaşamdan zevk alamaz hale geliyorum. Hâlbuki zaman geçip acının içinden geçince bakıyorum ki yeni ilişkilere şans tanımışım böylelikle. Değişim, dönüşüm böyle oluyor sanırım. Oldurmaya çalışmak zaman ve enerji kaybı diye düşünüyorum.
Tabii uygulamada öyle kolay olmuyor. Kolaylaşması için yardım alıyorum. Örneğin sokak kedileriyle çok kayıp yaşayıp yasımı tekrar tekrar tetiklediği için, onun yanına koyabileceğim öneride bulundu yardım aldığım kişi. Uygulamaya istekliyim. Çiçekler başta olmak üzere bitkiler, tohumlar yeşertmemi söyledi.”Daha esnek bir alan olabilir senin için. Tutmadı mı bir daha dene. Yeşeren filizler sana yükselen enerjiyi tazelemek adına imajinasyon olur” dedi.
Bununla ilgili sıralama bir filmden de aklımda kalan uygulama şeklidir. Hayatına önce bir çiçek, ardından bir hayvan ve bir insan alma şeklinde süren sıralama oldukça tanıdık. Bakarsın bir gün hepsine yaşamımda yerli yerince alan açabilirim.
Ya da elimden geldiğince açıyorum da, bunu kabullenirim belki de. Bende de olan bu kadar deyip kendimi kabullenirim bakarsınız. Bak Allah aşkına, yaşadığım bir olay, okuduğum bir kitap, dinlediğim bir konuşma nereden nereye götürdü beni. Yazmak istedikten sonra malzeme çok. Yeter ki ben istekli olayım. Teşekkürler.